Liverpool
Not: Fotoğrafı arkadaşım Elif Göksu Becerik çekmiştir.
Nasıl anlatsam ki size J
Benim açımdan değerlendirmeyin ama baştan söyleyeyim sonra yazımı okuyup
gidenleriniz aynı şeyleri yaşayamazsınız elbet benim gibi. Gezdiğim şehirler
içerisinde en beğendiğim şehirdi en “ben” di belki. Hem modern hem tarihi hem
gelişmiş hem kendine özgü bir yer.
Şehir merkezinde Liverpool Üniversitesi ve özel
üniversiteler var. İnanın insanın burada okuyası geliyor ki daha sonra öğrendim
üniversiteden bir arkadaşım orada okuyor şuanda. Liman şehri, deniz kokuyor burnunuza J Limana yakında yerler
İzmir Karşıyaka, İstanbul Kadıköy gibi düşünün J
Sabah Manchester’daki otelden ayrıldıktan sonra
eşyalarımızla birlikte Manchester Science&Industry Müzesini gezdikten sonra
öğleden sonra Liverpool’a trenle geçtik. Hava şansımıza iyiydi Manchester’a
göre yağmur yağmıyordu. Ertesi gün de iyiydi şanslıydık. Liverpool’a geldik eşyalarımızı bıraktık
otelimize. Acıktık biraz Akşam yemeğine iyi yemek için atıştırmak için tren
istasyonuna yakın Subway’de sandivç yedik.
Tam şehrin merkezinde bir otel o açıdan gezmesi de kolaydı.
Bir tek trene biraz uzaktı. Bizim Kadıköy’e benzer bir caddesi var. Oteli
tavsiye ediyorum. Booking.com’dan da bakabilirsiniz.
Dışardan binaya baktığınızda adrese sanki burada bir otel
yokmuş gibi duruyor. 46 Fenwick Street, Liverpool, L2 7NB Tel: (0151) 236 92 91
e-mail:
britanniarooms@gmail.com
Liverpool’da
gezilecek yerler
Victoria Gallery&Museum, Liverpool
Yemek yeri için biraz karar vermekte zorlandık. Akşam çıktık yemek yedik önce tam avmnin olduğu yerde ki avm de Vialand gibi düşünebilirsiniz yarı açık bir lokasyonda yer alıyordu. İnanılmaz soğuktu. Biz sarıla sarıla eldivenlerle duruyoruz. Elin İngiliz kızları yemin ediyorum size terliklerle, minicik elbiselerle dolaşıyordu J
Yemek:
Manzo Liverpool
Makarna, Pizza, Şarap ve Sufle J
Avm’ye yakın yerde bir İtalyan restaurantında güzel bir yemek yedik. Makarnamızı ve pizzamızı yedik, kırmızı şarabımızı içtik. Garson her ne kadar beni İtalyan sansa da J restaurantta rastlaştığımız küçük bir Asyalı kızımızla haşır neşir olduk. Not düşüyorum servis ücreti alınıyor bu restaurantta. Anladınız siz onu :D
Önceki gün Manchester’da gay bayları arasında dolaşınca
içimize sinmeyerek otele gelip aldığımız şarabı yudumlarken, Türkçe şarkılar
eşliğindeJ
içimizde kalmıştı bir yerlerde içemedik diye. Acısını çıkartmak için
Liverpool’da mutlaka güzel bir yerde bir ale içelim görelim diye sözleşmiştik
Elif ile. Ki benim açımdan müthiş bir gündüJ
Akşam yemekten sonra Elif ile beraber pubların, barların ve
clubların olduğu sokağa doğru yürüdük. Hava cidden buz gibiydi. Aslında
yemekten sonra otele uğrayıp kıyafetlerimizi değiştirmeyi düşünüyorduk fakat
zaman kaybetmemek için doğruca barların olduğu sokağa gittik. Havanın soğuğuna
aldırış etmeyen klasik İngiliz kızları yine bizim düğünlerde giydiğimiz abiye
ayakkabılarla ve minicik elbiselerle o soğukta clubların önünde kuyrukta
bekliyor, sarı sarı İngiliz oğlanlarıyla flörtleşiyorlardıJ
Liverpool’daki en sevdiğim yanlardan bir tanesi barların,
pubların ve clubların yani eğlence mekanlarının çok düzenli yayılmasıydı. Çok
fazla çeşit vardı. Biraz tabii Liverpool’da bulunan üniversitelerin etkisi var.
Genç nüfusu daha çok diğer şehirlere göre İngiltere’nin. Aynı zamanda liman
şehri, yani deniz subaylarıyla dolu bir yer.
Her çeşit aklınıza gelebilecek türde müzik yapan, hemen
hemen her ülkenin dokusunu barındıran eğlence mekanları mevcut. İrlandalılar
gibi yaptık biraz Elifle. İstediğimiz dışarıdan beğendiğimiz 3-4 eğlence
mekanına girdik. Dans edilecek yerde dans ettik, oturup etrafı dikizledik, yeri
geldi müzik dinledik.
İlk gittiğimiz mekan Kazimier Garden'dı. Akşam uğramanız
gereken mekanlardan bir tanesi kesinlikle barların ve pubların olduğu
sokaklarda Kazimier Garden. Çok tatlı,çok hoş bir mekan. Bizim çay bahçelerini
anımsatıyor. İlk girişinde sanki eski bir kiliseden bozma bi yapı gibi
görünüyor. İçeri girdiğinizde sağınızda bir tren kompartımanı karşılıyor içerisine girip orada da içeceğinizi yudumlayabiliyorsunuz.
Gece olduğunda o rengarenk ışıklar eşliğinde bir aleyle, inanılmaz orijinal
soundları bulabileceğiniz, kendine has bir mekan. Niye bu kadar övdüğümü
sizlere anlatacağım hayatımın en güzel gününde yaşadığım tesadüfe bağlıyorum.
Burdaki anımı anlatmak istiyorum. Yemekten sonra barlar
sokağına geldiğimizde güzel müzikler geliyordu her yerden. Canlıydı sokak,
gerçekten kalabalıktı. Henüz daha erkendi eğlence için biraz yürüdük, soğukta
tir tir titrerken mekan bakıyorduk kendimize. Ben birden yanımızdaki o karanlık
dışardan içerisinin görülmediği bir eski kiliseyi andıran mekandan tanıdık
müzik sesi duydum. Durakladım, Elif’e sordum. Duydun mu sesi? Şarkı Türkçe ve
Erkin Koray çalıyordu. Tabii remixli şekilde.. İnanamadım, duyduklarıma. Şaka
gibiydi. Bu kadar tesadüf olabilir mi? Hayatımda unutamayacağım anılarımdan bir
tanesi kesinlikleJ
Cümbür Cemaat parçası çalıyordu Erkin Koray’dan. Girelim mi
dedik Elifle, hemen girdik mekana. Mekanın adı Kazimier Garden. Dedik herhalde
sahibi Türktür. Sonra bir Ale aldık. Nasıl mutluyum ama, kimse anlamıyor ya
Türkçe şarkıya eşlik ediyorum. Böyle otantik, Arap, Ortadoğu, Asya ezgileriyle
dolu parçalar çalıyordu dj. Dj’yi gördüm dışarıdan uzun saçlı, esmer, sakallı
bildiğiniz adı ya Barış ya Özgür yani :D Gidip şarkıyı tekrar istedim. Sesimi
duyamayacağı için telefona yazdım İngilizce olarak. Türk değildi
J Şarkıyı tekrar
çalacağını söyledi. Biliyordum uygun bir geçiş parçası arıyordu. Erkin Koray’da
benim en sevdiğim kaliteli müzik açısından dinlemekten zevk aldığım
sanatçılardan biridir. Babamda çok sever hatta. Birkaç parçasını biliyordum
ezbere. Özellikle o plaklardan dinlemek çok güzel. Ve biz alemizi içerken o
tekrar çaldı. Tesadüfleri çok seviyorum.
Mutluluk fotoğrafımJ
Sabah bir kahvaltıcıya gittik. Gece geç gelmiştik ki.
Geceden bahsetmek istemiyorum. Fazla içmek zararlıdır, sağlığa. Bir kamu
spotuyla bitireyim anımı J
Otele yakın caddede çok fazla seçenek bulabilirsiniz yemek yemek, alışveriş
yapmak için. Ayrıca akşam gideceğimiz için eşyaları bırakıp öyle gezmiştik. Sahile
gittik, limana. Çok fazla müze var burda. Beni en çok etkileyen International Slavery
Museum oldu.
Elif'in çekiminden Liverpool.
İnsanların nasıl göç ettikleri, yaşadıkları dramatik
hikayeler, ırkçılık ile ilgili çok fazla hikaye, eser, belge bulabilirsiniz.
Direkt tanık oluyorsunuz ve insanlar bunu nasıl yapabilir? Neden beyaz, siyah
ya da farklı bir ülkeden olmak ne kadar kötü bi durum olabilir? Nasıl bir bakış
açısına sahipler? Gerçekten inanamıyordum o eski köle hayatının izlerini
görürken müzede.
Daha sonra Merseyside Maritime Museum’u gezdik.
28 Mart 2016 tarihinde akşam 18:32’de Liverpool Lime Street’den
19:22’de Wigan North Western ardından 19:38’de Edinburgh’a giden trenimize
bindik. 22:22 gibi vardık Edinburgh Waverley İstasyonuna. Ertesi gün okul
olduğu için bayağı zor oldu ama çok mutluydum J
Turizm Ofisi: 12
Princess Parade, L31BG
Manchester ve Liverpool’daki gezimiz otel, tren ve
aktarmayla 3 gün için 200 Pound’a yakın bir ücret olmuştu. Easter Day
olmasından dolayı çoğu otel doluydu ve en uygun olanları seçmeye çalıştık.