31 Ekim 2016 Pazartesi

Liverpool Gezisi

Liverpool

 Not: Fotoğrafı arkadaşım Elif Göksu Becerik çekmiştir. 

Nasıl anlatsam ki size J Benim açımdan değerlendirmeyin ama baştan söyleyeyim sonra yazımı okuyup gidenleriniz aynı şeyleri yaşayamazsınız elbet benim gibi. Gezdiğim şehirler içerisinde en beğendiğim şehirdi en “ben” di belki. Hem modern hem tarihi hem gelişmiş hem kendine özgü bir yer.

Şehir merkezinde Liverpool Üniversitesi ve özel üniversiteler var. İnanın insanın burada okuyası geliyor ki daha sonra öğrendim üniversiteden bir arkadaşım orada okuyor şuanda.  Liman şehri, deniz kokuyor burnunuza J Limana yakında yerler İzmir Karşıyaka, İstanbul Kadıköy gibi düşünün J
Sabah Manchester’daki otelden ayrıldıktan sonra eşyalarımızla birlikte Manchester Science&Industry Müzesini gezdikten sonra öğleden sonra Liverpool’a trenle geçtik. Hava şansımıza iyiydi Manchester’a göre yağmur yağmıyordu. Ertesi gün de iyiydi şanslıydık.  Liverpool’a geldik eşyalarımızı bıraktık otelimize. Acıktık biraz Akşam yemeğine iyi yemek için atıştırmak için tren istasyonuna yakın Subway’de sandivç yedik.

Liverpool’da kaldığımız otel: Britannia Rooms
Tam şehrin merkezinde bir otel o açıdan gezmesi de kolaydı. Bir tek trene biraz uzaktı. Bizim Kadıköy’e benzer bir caddesi var. Oteli tavsiye ediyorum. Booking.com’dan da bakabilirsiniz.
Dışardan binaya baktığınızda adrese sanki burada bir otel yokmuş gibi duruyor. 46 Fenwick Street, Liverpool, L2 7NB Tel: (0151) 236 92 91 e-mail: britanniarooms@gmail.com


Liverpool’da gezilecek yerler

Manchester yazısında da yazdığım gibi Ahmet Bey’insitesinden yararlandık.

Victoria Gallery&Museum, Liverpool



Yemek yeri için biraz karar vermekte zorlandık. Akşam çıktık yemek yedik önce tam avmnin olduğu yerde ki avm de Vialand gibi düşünebilirsiniz yarı açık bir lokasyonda yer alıyordu. İnanılmaz soğuktu. Biz sarıla sarıla eldivenlerle duruyoruz. Elin İngiliz kızları yemin ediyorum size terliklerle, minicik elbiselerle dolaşıyordu J

Yemek:
Manzo Liverpool



Makarna, Pizza, Şarap ve Sufle J
Avm’ye yakın yerde bir İtalyan restaurantında güzel bir yemek yedik. Makarnamızı ve pizzamızı yedik, kırmızı şarabımızı içtik. Garson her ne kadar beni İtalyan sansa da J restaurantta rastlaştığımız küçük bir Asyalı kızımızla haşır neşir olduk. Not düşüyorum servis ücreti alınıyor bu restaurantta. Anladınız siz onu :D

Önceki gün Manchester’da gay bayları arasında dolaşınca içimize sinmeyerek otele gelip aldığımız şarabı yudumlarken, Türkçe şarkılar eşliğindeJ içimizde kalmıştı bir yerlerde içemedik diye. Acısını çıkartmak için Liverpool’da mutlaka güzel bir yerde bir ale içelim görelim diye sözleşmiştik Elif ile. Ki benim açımdan müthiş bir gündüJ
Akşam yemekten sonra Elif ile beraber pubların, barların ve clubların olduğu sokağa doğru yürüdük. Hava cidden buz gibiydi. Aslında yemekten sonra otele uğrayıp kıyafetlerimizi değiştirmeyi düşünüyorduk fakat zaman kaybetmemek için doğruca barların olduğu sokağa gittik. Havanın soğuğuna aldırış etmeyen klasik İngiliz kızları yine bizim düğünlerde giydiğimiz abiye ayakkabılarla ve minicik elbiselerle o soğukta clubların önünde kuyrukta bekliyor, sarı sarı İngiliz oğlanlarıyla flörtleşiyorlardıJ

Liverpool’daki en sevdiğim yanlardan bir tanesi barların, pubların ve clubların yani eğlence mekanlarının çok düzenli yayılmasıydı. Çok fazla çeşit vardı. Biraz tabii Liverpool’da bulunan üniversitelerin etkisi var. Genç nüfusu daha çok diğer şehirlere göre İngiltere’nin. Aynı zamanda liman şehri, yani deniz subaylarıyla dolu bir yer.
Her çeşit aklınıza gelebilecek türde müzik yapan, hemen hemen her ülkenin dokusunu barındıran eğlence mekanları mevcut. İrlandalılar gibi yaptık biraz Elifle. İstediğimiz dışarıdan beğendiğimiz 3-4 eğlence mekanına girdik. Dans edilecek yerde dans ettik, oturup etrafı dikizledik, yeri geldi müzik dinledik.


İlk gittiğimiz mekan Kazimier Garden'dı. Akşam uğramanız gereken mekanlardan bir tanesi kesinlikle barların ve pubların olduğu sokaklarda Kazimier Garden. Çok tatlı,çok hoş bir mekan. Bizim çay bahçelerini anımsatıyor. İlk girişinde sanki eski bir kiliseden bozma bi yapı gibi görünüyor. İçeri girdiğinizde sağınızda bir tren kompartımanı karşılıyor içerisine girip orada da içeceğinizi yudumlayabiliyorsunuz. Gece olduğunda o rengarenk ışıklar eşliğinde bir aleyle, inanılmaz orijinal soundları bulabileceğiniz, kendine has bir mekan. Niye bu kadar övdüğümü sizlere anlatacağım hayatımın en güzel gününde yaşadığım tesadüfe bağlıyorum.
Burdaki anımı anlatmak istiyorum. Yemekten sonra barlar sokağına geldiğimizde güzel müzikler geliyordu her yerden. Canlıydı sokak, gerçekten kalabalıktı. Henüz daha erkendi eğlence için biraz yürüdük, soğukta tir tir titrerken mekan bakıyorduk kendimize. Ben birden yanımızdaki o karanlık dışardan içerisinin görülmediği bir eski kiliseyi andıran mekandan tanıdık müzik sesi duydum. Durakladım, Elif’e sordum. Duydun mu sesi? Şarkı Türkçe ve Erkin Koray çalıyordu. Tabii remixli şekilde.. İnanamadım, duyduklarıma. Şaka gibiydi. Bu kadar tesadüf olabilir mi? Hayatımda unutamayacağım anılarımdan bir tanesi kesinlikleJ
Cümbür Cemaat parçası çalıyordu Erkin Koray’dan. Girelim mi dedik Elifle, hemen girdik mekana. Mekanın adı Kazimier Garden. Dedik herhalde sahibi Türktür. Sonra bir Ale aldık. Nasıl mutluyum ama, kimse anlamıyor ya Türkçe şarkıya eşlik ediyorum. Böyle otantik, Arap, Ortadoğu, Asya ezgileriyle dolu parçalar çalıyordu dj. Dj’yi gördüm dışarıdan uzun saçlı, esmer, sakallı bildiğiniz adı ya Barış ya Özgür yani :D Gidip şarkıyı tekrar istedim. Sesimi duyamayacağı için telefona yazdım İngilizce olarak. Türk değildi J Şarkıyı tekrar çalacağını söyledi. Biliyordum uygun bir geçiş parçası arıyordu. Erkin Koray’da benim en sevdiğim kaliteli müzik açısından dinlemekten zevk aldığım sanatçılardan biridir. Babamda çok sever hatta. Birkaç parçasını biliyordum ezbere. Özellikle o plaklardan dinlemek çok güzel. Ve biz alemizi içerken o tekrar çaldı. Tesadüfleri çok seviyorum.
Mutluluk fotoğrafımJ


Sabah bir kahvaltıcıya gittik. Gece geç gelmiştik ki. Geceden bahsetmek istemiyorum. Fazla içmek zararlıdır, sağlığa. Bir kamu spotuyla bitireyim anımı J Otele yakın caddede çok fazla seçenek bulabilirsiniz yemek yemek, alışveriş yapmak için. Ayrıca akşam gideceğimiz için eşyaları bırakıp öyle gezmiştik. Sahile gittik, limana. Çok fazla müze var burda. Beni en çok etkileyen International Slavery Museum oldu.
Elif'in çekiminden Liverpool.

İnsanların nasıl göç ettikleri, yaşadıkları dramatik hikayeler, ırkçılık ile ilgili çok fazla hikaye, eser, belge bulabilirsiniz. Direkt tanık oluyorsunuz ve insanlar bunu nasıl yapabilir? Neden beyaz, siyah ya da farklı bir ülkeden olmak ne kadar kötü bi durum olabilir? Nasıl bir bakış açısına sahipler? Gerçekten inanamıyordum o eski köle hayatının izlerini görürken müzede.
Daha sonra Merseyside Maritime Museum’u gezdik.
28 Mart 2016 tarihinde  akşam 18:32’de Liverpool Lime Street’den 19:22’de Wigan North Western ardından 19:38’de Edinburgh’a giden trenimize bindik. 22:22 gibi vardık Edinburgh Waverley İstasyonuna. Ertesi gün okul olduğu için bayağı zor oldu ama çok mutluydum J
Turizm Ofisi: 12 Princess Parade, L31BG

Manchester ve Liverpool’daki gezimiz otel, tren ve aktarmayla 3 gün için 200 Pound’a yakın bir ücret olmuştu. Easter Day olmasından dolayı çoğu otel doluydu ve en uygun olanları seçmeye çalıştık. 

Liverpool

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...